Tenis dünyasında her sezon yeni bir yıldız doğar, ancak bazı isimler yalnızca döneminin değil, tüm zamanların en büyükleri arasında yer alma potansiyeliyle sahneye çıkar. İspanyol raket Carlos Alcaraz, geçtiğimiz hafta Paris’te düzenlenen Roland Garros’ta elde ettiği tarihi zaferle işte bu oyunculardan biri olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Henüz 22 yaşında olan Alcaraz, turnuva boyunca sergilediği yüksek tempolu oyunuyla izleyenleri büyüledi. Finalde, tecrübeli Sırp Novak Djokovic’e karşı oynadığı beş setlik mücadele, sadece bir tenis maçı değil, bir jenerasyonun değişim sahnesi gibiydi. İlk iki sette üstünlük kurmakta zorlanan Alcaraz, üçüncü setten itibaren hem fiziksel dayanıklılığını hem de taktiksel zekâsını ortaya koyarak maçı çevirmeyi başardı.
Bu zafer, yalnızca onun kariyerindeki ilk Roland Garros şampiyonluğu değil; aynı zamanda toprak kortta yeni bir dönemin başladığının ilanıydı. Nadal sonrası toprak kortlarda kimin söz sahibi olacağı sorusu yıllardır soruluyordu. Alcaraz’ın performansı, bu soruya güçlü bir yanıt verdi.
Turnuva boyunca sadece oyunu değil, kort dışındaki duruşu da dikkat çekiciydi. Basın toplantılarında yaptığı açıklamalarda her zaman rakiplerine saygılı, kendine güvenli ve bir o kadar da mütevazı bir tavır sergiledi. Teknik anlamda ise Alcaraz’ın oyunu klasik toprak kort oyunculuğunun ötesine geçiyor. Yüksek tempolu rallilere girmekten çekinmeyen, fileye çıkmayı seven ve forehand vuruşlarında inanılmaz bir spin gücü kullanan Alcaraz, modern tenis anlayışını yansıtan ender oyunculardan biri.
Bu zaferin ardından ATP sıralamasında da zirveye yerleşen genç yıldız, önümüzdeki yıllarda hem Wimbledon hem de US Open için ciddi bir tehdit olacağını net şekilde ortaya koydu. Roland Garros’un ardından gözler şimdi çim kortlara çevrilmiş durumda. Ancak şimdilik bir şey kesin: Paris’te toprak artık yeni bir krala emanet.
Avrupa Yaz Kupası Elemeleri Gaziantep’te Başladı