Tenis, sadece raket ve topun savaşı değil; aynı zamanda doğruluk, güven ve teknolojiyle şekillenen bir oyundur. Bu nedenle hakemlik sistemi, kortun görünmeyen ama en kritik parçalarından biridir. Özellikle büyük turnuvalarda bir puanın doğru ya da yanlış verilmesi, milyonlarca doları ve kariyerleri etkileyebilir. Peki tenis hakemliği tam olarak nasıl işler?
Her profesyonel maçın merkezinde oturan, yüksek sandalyedeki kişi “chair umpire” yani sandalye hakemidir. Bu kişi:
İlginç bilgi: ATP ve WTA maçlarında bazı sandalye hakemleri o kadar bilinir ki, taraftarlar onları oyuncular kadar tanır.
Kortun çevresine yerleşen hakemler, topun saha içine mi dışına mı düştüğünü belirler. Eskiden tüm kararlar insan gözüne dayanıyordu. Ancak günümüzde teknoloji bu alanda ciddi rol oynuyor.
Hawk-Eye (Şahin Gözü), tenis dünyasında devrim yarattı. Bu sistem, kort çevresine yerleştirilen yüksek hızlı kameralarla topun yere temas noktasını 3D modelleme ile belirliyor. Oyuncular, kararlara itiraz ettiğinde Hawk-Eye devreye giriyor ve birkaç saniyede görsel olarak topun yerini gösteriyor.
Özellikleri:
Not: 2020 sonrası bazı ATP turnuvalarında çizgi hakemleri kaldırıldı ve tüm kararlar Hawk-Eye ile alınıyor.
Grand Slam ve büyük ATP turnuvalarında başhakem (referee) ve denetçiler (supervisors) maç öncesi oyuncularla kuralları netleştirir. Ayrıca yağmur, ışık veya seyirci müdahalesi gibi durumlarda nihai karar bu kişilere aittir.
Bir tenis hakemi olmak, uzun bir eğitim ve sertifika sürecinden geçmeyi gerektirir. ITF (Uluslararası Tenis Federasyonu), bronzdan altına kadar farklı seviyelerde hakemlik lisansları sunar.
Türkiye’de de Tenis Federasyonu, çeşitli eğitim kampları ve sınavlarla yeni hakemler yetiştiriyor.
Tenis hakemliği, sadece düdük çalmak değil; adaleti sağlamak, oyunun akışını korumak ve gerektiğinde çok baskı altında doğru kararı verebilmektir. Sandalyedeki sessiz figürden, kortun etrafındaki çizgi gözlemcisine kadar her biri, oyunun görünmeyen kahramanıdır.
Toprak Kortta Oynamanın 5 Altın Kuralı