Profesyonel tenis turnuvalarında zaman zaman sıralaması yeterli olmayan ama ana tabloda yer alan oyuncular görürüz. Peki bu nasıl mümkün olur? Cevap: “wildcard” yani özel davetiye. Teniste wildcard uygulaması, genç yeteneklerin sahneye çıkmasını sağlayan ya da efsanelere veda şansı tanıyan gizli bir sistemdir. Bu yazıda, wildcard’ın ne olduğunu, kimlere verildiğini ve ne kadar etkili olduğunu inceliyoruz.
Wildcard (özel davetiye), normal şartlarda turnuvaya doğrudan katılma hakkı olmayan bir oyuncunun, organizatörler tarafından ana tabloya ya da elemeye davet edilmesidir.
Sıralaması düşük, korunan sıralaması olmayan ya da uzun süredir sakatlık yaşayan oyuncular bu yolla turnuva şansı yakalar.
Wildcard kararını turnuva düzenleyicileri verir. Genellikle şu oyunculara öncelik tanınır:
Örnek: 2022 Wimbledon’da Andy Murray’e, sıralaması düşük olmasına rağmen geçmiş başarıları nedeniyle wildcard verilmiştir.
Turnuva organizatörleri için wildcard bir şans değil, bir pazarlama stratejisidir.
Özellikle ev sahibi ülkenin genç yıldız adayları wildcard sayesinde dünya sahnesine çıkar.
Evet. Nadir de olsa wildcard ile turnuva kazanmak mümkün. En bilinen örneklerden biri:
Antalya Open, İstanbul Cup, TED Open gibi Türkiye’de düzenlenen turnuvalarda da wildcard verilir. Genellikle genç Türk oyuncular (örneğin Yankı Erel, Zeynep Sönmez) bu yolla turnuvalarda boy gösterir.
Wildcard sistemi, teniste sadece sıralamanın değil, potansiyelin, tarihin ve hikâyenin de önemli olduğunu gösterir. Bu sistem sayesinde geleceğin yıldızları bugünün sahnesine çıkma fırsatı bulur.
Teniste Toplar Arasında Ne Fark Var? Basınçlı, Basınçsız ve Yavaş Toplar Üzerine Kapsamlı Rehber